Kanserin Duygusal Evreleri
Kanser hem hastalar hem de yakınları için fiziksel ve duygusal olarak zor olarak ifade edilebilecek bir hastalıktır. Sadece kişinin fiziksel sağlığını değil, aynı zamanda duygularını da önemli ölçüde etkiler. İnsanlığın en büyük korkularından biri ölümdür. Ölümcül bir kaza veya hastalıkla karşılaşana kadar bu gerçeği neredeyse hiç hatırlamıyoruz. Günümüzde öncelikle sağlık alanında kullanılan teknolojik gelişmelere ve ilerleyen yöntemlere rağmen kanser hala ölüm, acı ve ıstırap duygularıyla ilişkilendirilmektedir. Bir kişiye kanser teşhisi konduğunda, daha önce hiç bilmediği ve baş etmeye alışık olmadığı duyguları açığa çıkarabilir. Kişinin yaşama sevinci ve hayata bakış açısı kaybolabilir, yerini alt üst olmuşluk hissine bırakabilir.
Kısacası kanserle ilk karşılaşma, kişinin hayatını oldukça karmaşık hale getirebilir. Kanser teşhisi konulan kişiler kendilerini sağlıklı bireyler olarak düşünürken, kişiler bir anda “hasta insanlar” olduklarını öğrenirler ve bunu kabullenmek hem kendileri hem de çevreleri için her zaman o kadar kolay olmayabilir. Bu yüzleşme psikologlar ve psikiyatrlar tarafından defalarca dile getirilmiştir. Araştırmalar hastaların ruh hallerine ve kederlerine göre hastalığın evrelerini beş bölüme ayırıyor: inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Bu aşamalar, ölümcül hastalık teşhisi konan tüm hastalarda ortaktır.
Reddetme Aşaması
Birey kanser olduğunu öğrendiğinde ve “hasta” olduğunda ilk tepkisi çoğunlukla inkardır. Karışıklık, ne olduğunu anlayamama ve teşhisi doğrulama ihtiyacı da ortaya çıkar. Doktorun kendilerini aldattığını ve aslında kanser olmadığını düşünebilirler. Hasta bu duruma alışana ve ikna olana kadar muhtemelen başka doktorlara giderek bu durumun aslında olmadığını kendi kendine kanıtlamaya çalışır.
Öfke Aşaması
İnkar evresinden sonra hastalar genellikle öfke evresine girerler. Hastanın ailesinde kanser öyküsü yoksa (genetik bir yatkınlık), insanlar kansere yakalanmaktan hoşlanmazlar ve bunun asla başlarına gelmeyeceğini düşünürler. Ailesinde başka kanser olmadığı için kendilerine olma ihtimalini hiç düşünmezler. Kendilerine sürekli şu soruyu sorarken bulurlar: “neden ben?” Bu sinirli ruh hali, hastalar çevrelerindeki insanlara kızdıkça, öfke gösterdikçe, onları suçladıkça ve hatta sağlıklı bireyleri kıskandıkça devam eder.
Pazarlık Aşaması
Kanser teşhisi konulduktan sonra hastalar savaşmayı bırakır ve yavaş yavaş durumlarını kabullenirler. İnsanlar kansere yakalanır ve hayatlarında bu duruma neden olabilecek nedenler aramaya başlarlar. Sigara, aşırı stresli bir yaşam, insan sağlığını tehdit eden kötü alışkanlıkların kullanımı gibi olası etkenlerle karşı karşıyadır. Bu faktörleri ortadan kaldırdığında kanserden kurtulacaklarına inanıyorlar (örneğin sigarayı bırakırsam kanseri yeneceğim, alkolü azaltırsam bu sorunu yok edeceğim vb.). Bu dönem, hastalığı tam ve dürüst bir şekilde kabullenmeyi kolaylaştırabilir. Hastalar en uygun tedavi seçeneğini kabul etmeye hazır hale gelebilir.
Depresyon Aşaması
Tüm bu aşamalardan sonra hastalar kendilerini depresif bir modda hissedebilirler çünkü yaşadıkları tüm bu süreç hastayı psikolojik olarak zorlamış olabilir. Ancak her geçen gün vücuttaki kanser hücrelerinin sayısı artmakta ve kişinin bağışıklık sistemi zayıflamaktadır. Hastalar eskiden yaptıkları birçok şeyi tek başlarına yapacak gücü kendilerinde bulamayabilirler. Güçsüzleştikleri için, basit şeyler için bile çevrelerinden destek istemek zorunda kalabilirler. Bu onların çaresiz ve yalnız hissetmelerine neden olabilir. Tedaviyi kabul ettilerse veya ameliyat oldularsa, tedavi yöntemi görünümlerinde bazı değişikliklere neden olmuş olabilir. Bu nedenle hastalar kendilerini umutsuzluk ve çaresizlik içinde bulabilirler.
Kabul Aşaması
Hastalık insanlara sabırlı olmayı öğretmek için iyi bir deneyim alanı oluşturur. Geçip giden onca duygudan sonra insan artık tepkilerini kontrol etmeyi öğreniyor. Artık ne kendinle ne başkasıyla kavga etmenin, yaşananları inkar etmenin bir anlamı yok. İnsanlar hastalıklarını ve içinde bulundukları durumu giderek daha fazla tanımlıyorlar ve artık çevrelerindekilerin görüşlerinden rahatsızlık duymuyor veya destek istemiyorlar. Ayrıca çaresizlik hissini de bırakır. Durumu kabul ederek, ellerinden geldiğince en iyi şekilde yaşamayı amaçlarlar. Yaşadıkları her olayı hayata karşı bir “uyanış” olarak algılayabilir ve kendilerine dersler çıkarabilirler. Tüm korkularından ve olumsuz yönlerinden arınırken hayatın her anından keyif almaya odaklanırlar. Neşelerini getiren şeyleri kucaklarlar. Belki kendileriyle aynı sorunu yaşayan hastalarla iletişim kurabilirler. Hastalıkla ilgili gelişmeleri ve benzer süreçleri yaşayan diğer hastaları yakından takip etmek isteyebilirler. Yeni tedavi yöntemlerini araştırma konusunda hevesli ve meraklı olabilir. Yaşadıkları süreçleri başkalarına yardımcı olabilecek durumlara dönüştürebilirler.
[…] kanseri belirtileri, genellikle kanser rahatsız edici semptomlara neden olmadan çok önce mevcuttur. Semptomlar kaşıntı, kanama veya […]