Sağlık hakkında tüyolar!

Stockholm Sendromu Nedir? Stockholm Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Stockholm Sendromu Nedir?
0 82

Stockholm Sendromu, rehinelerin kendilerini kaçıranlara karşı duygusal bir bağ ve olumlu duygular geliştirmesiyle ortaya çıkan psikolojik bir olgudur. Bu terim 1973 yılında İsveç’in Stockholm kentindeki bir banka soygunundan sonra rehinelerin kendilerini kaçıranlarla güçlü bir duygusal bağ kurmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu kafa karıştırıcı durum o zamandan beri psikologlar tarafından karmaşıklıklarını anlamak için kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Stockholm sendromu belirtileri değişkenlik gösterse de, genellikle empati, sempati ve hatta esir alanlara karşı algılanan bir sevgi duygusu gibi bir dizi duygusal tepkiyi içerir.

Stockholm Sendromu Belirtileri

Stockholm Sendromu belirtileri ilgi çekici ve çoğu zaman şaşırtıcıdır. En dikkat çekici belirtilerden biri, rehin alan kişiye ya da rehine durumuna neden olan kişiye karşı empati geliştirilmesidir. Bu empati rehinenin kendisini esir alan kişinin bakış açısı ve güdüleriyle özdeşleşmesine yol açarak bir anlayış ve merhamet duygusu yaratabilir. Bu özdeşleşmenin, rehinelerin hayatta kalma şanslarını artırmak için kullandıkları bir savunma mekanizması olduğuna inanılmaktadır.

Stockholm Sendromu Belirtileri Nelerdir?
Stockholm Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Stockholm Sendromu yaşayan bireyler genellikle kendilerini esir alanlara karşı sempati duyarlar. Kendilerini esir alanları kurban olarak görebilir, eylemlerinin zorunluluktan ya da kendi kontrolleri dışındaki koşullardan kaynaklandığına inanabilirler. Bu sempatik tepki, rehinelerin kendilerini alıkoyanların eylemlerini rasyonalize etmelerine yardımcı olur ve hatta onları koruma veya savunma girişimlerine yol açabilir. Esir alan ve rehine arasındaki bu karmaşık etkileşim kimin mağdur kimin fail olduğu konusundaki çizgileri bulanıklaştırır.

Bazı durumlarda, esir alanlara karşı algılanan bir sevgi duygusu da ortaya çıkabilir. Bu duygusal bağ inanılmaz derecede yoğun olabilir ve rehine kendisini esir alan kişileri memnun etme arzusu yaşayabilir. Bu derin bağ, rehinelerin kendilerini kaçıranlara borçlu hissetmelerine ve yetkililer onları kurtarmaya çalıştığında kafa karışıklığı veya suçluluk duymalarına neden olabilir. Rehin alanlara yönelik bu sadakat genellikle rehine durumu sona erdikten sonra da devam eder.

Bu duygusal semptomların yanı sıra, Stockholm Sendromundan muzdarip bireyler uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri ve hatta kabuslar gibi fiziksel semptomlar da gösterebilir. Bu fiziksel belirtilerin rehine durumu sırasında yaşanan yoğun stresin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Durum sona erdikten sonra bile psikolojik travma devam ederek bu semptomları şiddetlendirebilir.

Stockholm Sendromu, rehinelerin kendilerini esir alan kişilerle duygusal bir bağ geliştirdikleri karmaşık bir psikolojik durumdur. Bu sendromun belirtileri, esir alanlara karşı empati ve sempatiden, algılanan bir sevgi ve sadakat duygusuna kadar uzanmaktadır. Esir alan kişi ile rehine arasında oluşan duygusal bağ, kimin mağdur kimin fail olduğu konusundaki çizgileri bulanıklaştırarak yetkililerin ve sevdiklerinin durumu anlamasını zorlaştırır. Bu olgunun anlaşılması, Stockholm Sendromundan etkilenen kişilere uygun destek ve tedavinin sağlanmasında hayati önem taşımaktadır.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.